top of page

Geri Bildirim: Gelişimin Aynasına Cesaretle Bakmak

Yazanlar: Nihal Kılınçoğlu - Özlem Kalaç Varol

Katkı verenler: Ürper Ütük, Çağla Deniz


ree

Geri bildirim…

Hepimizin bildiği ama kolay konuşamadığı bir konu.

Kimi için büyümenin kapısı, kimi içinse eleştirinin adı.

Oysa geri bildirim, yargı değil; öğrenme ve gelişme davetidir.


Birçok insan, geri bildirimi duymaktan çok ne hissedeceğinden korkar.

Çünkü geri bildirim yalnızca davranışa değil, benlik algımıza dokunur.

“Yetersiz miyim?”, “Hata mı yaptım?” gibi sorular içten içe yükselir.

Kişi savunmaya geçer, susar; gelişim fırsatı kaçar.


Bu korku sadece “alan”da değil, “veren”de de vardır.

Karşımızdakinin kırılabileceğini düşünür, biz de geri dururuz.

Böylece herkesin sustuğu, ama içten içe konuştuğu bir döngü oluşur.


Bu döngüyü kırmanın yolu öz farkındalık ve özdeğerlendirmeden geçer.

Kendine dürüstçe bakabilen, geri bildirimle barışır.

Aldığını kişiselleştirmez; niyetini, davranışını ve etkisini ayırt edebilir.

Çünkü özdeğerlendirme, empatiyle birleştiğinde duygusal zekâ devreye girer.

Bu beceriler, hem geri bildirimi olgunlukla almayı hem de hassasiyetle vermeyi sağlar.

Zamanla kişi, hem daha öğrenmeye açık hem de daha duyarlı bir lider haline gelir.


Peki ya geri bildirim almak zor geliyorsa?

O zaman önce niyete dönmek gerekir: “Buradan öğrenebileceğim ne var?”

Geri bildirimi yargı değil, veri olarak görmek…

Korkuyu meraka dönüştürmenin ilk adımı budur.


Geri bildirim kişisel değildir; konu kimlik değil, davranıştır.

Davranış, etki ve sonuç ekseninde konuşulduğunda, geri bildirim bir saldırı değil, bir destektir.

Ama güven yoksa, geri bildirim duyulmaz.

Terfi ya da performans kaygısı ortamı sardığında insanlar kapanır.

Çünkü kaygı varken kimse gerçekten dinlemez.

Oysa gelişim niyetiyle, güven içinde verilen geri bildirim büyütür.


Ve burada bir soru daha kalır geride:

Eğer geri bildirim verirken içinde “birlikte daha iyi olalım” daveti yoksa, gerçekten geri bildirim midir? Bu daveti veremeyenlerin önce güçlü bir özdeğerlendirme yapması, ardından empatiyi öğrenmesi gerekir.

Çünkü çoğu zaman insanı korkutan şey, yönetemeyeceği bir çatışmaya girmek ya da ilişkiye zarar vermektir.

Aslında bu, haklı bir kaygıdır.

Ama empatiyle kurulan ilişki, çatışmayı değil güveni büyütür.

Ve işte orada, geribildirimin gerçek anlamı ortaya çıkar:

Birlikte daha iyi olalım.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page